You can replace this text by going to "Layout" and then "Edit HTML" section. A welcome message will look lovely here.
RSS

13 Mart 2012 Salı

2AM - I Wonder If You Hurt Like Me (TR)

2AM yeni albüm çıkarmış galiba.. Çok fazla takip ettiğim bir grup değildir. Sadece sevdiğim 1-2 şarkısı vardı. Dün de tesadüfen rastladım bu şarkıya.. Şarkının ismini görünce bir dinleyeyim bakalım dedim, iyi ki dinlemişim. Çok sevdim şarkıyı, tam benlik.. Tabi böyle bir şarkıyı çevirmezsem de olmazdı.. Dün gece çeviriyi tamamlamıştım aslında ama altyazı gömme konusunda bir sürü aksilikler yaşadım.. Her neyse önemli olan sonuç, değil mi?


İşte yeni çevirim ve 2AM'in tam benlik olan şarkısı.. İyi seyirler^^


Read Comments
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

12 Mart 2012 Pazartesi

Sonundaaaa :P

Hep arkadaşlara diyordum Kore Restaurantına gidelim diye ama hep bir engel çıkıyordu.. ama haftasonu böyle bir planım olmamasına rağmen gidebildim ve iyi ki de gitmişim... Haftasonu o kadar eğlendim ki kesinlikle burada paylaşıp o anları ölümsüzleştirmezsem içimde kalırdı :P

Hemen başlayayım o zaman neler olduğuna... (Biraz uzun oldu ama umarım sıkılmazsınız ^^ )

İki haftada bir burs aldığım yerin seminerlerine katılıyorum, Süleymaniye'de bir dernekte yapılıyor bu seminerler.. 11:45'te başlıyor 13:00 gibi bitiyor.. Benim kuzenim de Samatya'da bir hastanede hemşire, bazen cumartesi günleri de hastaneye gidiyorlar, ben de işi olup olmadığını sorayım biraz takılalım diye öylesine aramıştım.. Hastanedeymiş ama nolur hastaneye gel seni arkadaşımla tanıştıracağım o da senin gibi Koresever dedi.. Çok ısrar edince dayanamadım, aslında benim de aklımda Kore ile ilgili bir etkinlik yapmak vardı. Neyse hastaneye gittim, arkadaşıyla tanıştım sanki birbirimizi 40 yıldır tanıyormuşuz gibi olduk (ben normalde öyle herkesle biranda samimi olamam ama koresever olunca işler değişiyormuş :P) Onlar hastaneden 16:00'da çıkacaklarmış, kuzenimin arkadaşı; "Kore Restaurantına gidelim.. Sen hiç gittin mi? Biliyor musun?" dedi.. Ben de ben hiç gitmedim ama Sultanahmet'te varmış bir tane oraya gidelim dedim.. Neyse onlar hastaları diyaliz makinesinden çıkarana kadar saat 16:30 oldu, çıktık hastaneden taksiye bindik.. Taksici Kore restorantına gideceğimizi duyunca hemen "kedi yemeye mi gidiyorsunuz?" dedi.. Benim biraz canım sıkıldı bize öyle takılmasına ama kaale almadım kendisini :P

Her neyse Sultanahmette indik, şu herkesin tarif ettiği Arasta Çarşısı'nın karşısındaki yeri aradık ve bulduk ama kapanmış orası, gitmek isteyen varsa gitmesin boşuna.. Hemen yanındaki dükkan sahibine sorduk, oradan önce sağa sonra sola sonra tekrar sağa dönersek orada da bir Kore restorantı varmış, dükkan sahibi böyle tarif etmişti tarif hala aklımda :P Heyecanla hemen yola koyulduk ve bulduk.. Seoul Restaurant bu yerin adı.. Önce kapının önünde fiyat listesi var baktık biraz ne yiyebiliriz diye.. Sonra girdik.. Koreli bir amca karşıladı, o koresever arkadaş benden önce "Annyeonghaseyo" diyerek girdi (benden önce davranmasına bozuldum biraz ama olsun amcanın sempatisini kazandık hemen..) Amcayla baya bir sohbet ettik.. Kore dizilerini seyrediyoruz dedik o da bize birkaç dizi sordu izlediniz mi diye?? hehe konuşurken bazen Türkçe kelimeler aklına gelmediği için arada düşünüyordu alnına dokunarak..ve konuşurken hep güleryüzlüydü.. Amca çok sempatikti yaaaa...Bize karşı da çok ilgili davrandı sağolsun.. Buarada biz gittiğimizde mekan full doluymuş, bu yüzden 20 dk bekleyeceksiniz dedi.. 5 dk falan daha bekleyip çıktık.. Yakınlarda Erol Taş Kültür Merkezi varmış, oraya gittik, çay içecektik ama kuzenim oralet isteyince herkes iyi madem biz de oralet içelim dedi.. Biz oraletlerimizi içinceye kadar vakit geldi gittik tekrar bu defa önce ben girdim ve "Annyeonghaseyo" dedim hehehe Hala doluymuş, biraz bekleyeceksiniz dedi, bana kalsa sabaha kadar beklemem sorun olmazdı amca çok hoş sohbetti.. Biz beklerken 2 Türk kız daha geldi, biz girişteki yüksek sandalyelerde bekliyorduk onları ileriye doğru aldı, sonra yine bizim yanımıza döndü onlarla sohbet etmedi heheh.. Burası hep çok doluymuş .. Koreliler girip çıkıyordu sürekli :)) Türkler de çok geliyor mu diye sorduk.. Kore dizilerini izleyen Türk gençler geliyor çoğunlukla dedi, ben de bizim gibi deyip gülümsedim :D Buarada birara Ankara'da Kore şarkı söyleme yarışmasından bahsetti, amca da gitmiş oraya, orada 1. olan kızın şarkı söyleyişini çok beğenmiş, hatta Korelilerden daha güzeldi söyleyişi dedi :P

 Buarada bu amca 1987 yılından beri Türkiye'deymiş.. O zamanlar Etiler'deymiş restorant.. hatta Turgut Özal, Sabancı falan da oraya gelirlermişmiş zamanında... 1998'den buyana da şimdiki yerindeymiş anladığım kadarıyla :P
Aaa unutmadan biz orada beklemeye devam ederken, iki erkek girmiş..( Ben sürekli amcanın yüzüne baktığım için kapıya arkam dönüktü, o yüzden görmedim..) Amca elinde kağıt kalemle yanıma geldi bu arkadaş işitme engelli ve Koreli bir kızla evli dedi, ben de kimmiş diye döndüm tabi hemen.. Amca kağıt kalemi verdi elime çocukla yazarak konuşmaya başladık ama çocuk çok tatlıydı yaa.. Kızla internetten tanışmışlar ve 1 yıldır evlilermiş.. 1 tane de çocukları varmış şuan Kore'deymiş ama dönecekmiş İstanbul'a.. Tam çocukla yazışmayı ilerlettik bizi çağırdılar, masa boşaldı diye.. İçimden hiç gitmek gelmedi açıkçası ama kalkmak zorunda kaldım :( Her neyse biz çıktık, yan masada koreli birileri oturuyordu, arkadaş sipariş verirken içinde börtü böcek olmasın gibilerinden bir şey dedi adam bizden tarafa br bakış attı haha Türkçe biliyordu o yüzden ne dediğimizi anladı :P Neyse biz dört kişilik bir menü sipariş ettik. (150 TL) Garson ilk defa yiyecekseniz bitiremezsiniz dedi ama yine de biz sipariş ettik.. Biraz bekledikten sonra çorbalarımız geldi önce.. Masaya bir sürü şey geldiği için diğerlerinin sıralamasını hatırlamıyorum.. Birara masada tabak koyacak yer kalmadı haha.. gelen yemeğin haddi hesabı yoktu resmen :D İşte yediğimiz yemeklerin bir fotoğrafı:


Aslında bir de balık ve 4 adet pirinç kasesi gelmişti .. Biz artık bu kadardır deyip çektiğimiz için onlar yok fotoğrafta:P

Yemeklerin tadına gelince bence siyah tabaktakinin dışında diğerleri güzeldi, yenilebilridi yani.. O siyah tabaktaki Bulgogi ve tatlı bir etti, ilk ağzıma aldığımda tadı güzel geldi ama biraz yeyince midem bulanmaya başladı o yüzden bir daha almadım ondan :P Bir de en soldaki de ahtapotlu bir şey, ben yemedim onu tabi.. Kuzenim ver arkadaşları yedi ve yorumları sert olduğu yönündeydi.. Onlar daha önce de ahtapot salatası yemişler ve yumuşakmış o, bu yüzden bunu pek beğenmediler :P  Buarada şu omlet gibi olan şeyin tadı harikaydı.. Onun adı da Paca'ymış.. İyice öğrenmek için garsona birkaç defa tekrarlattım :P (Buarada garsonlar da çok güleryüzlüydü.) Kesinlikle yemenizi tavsiye ederim.. Ben artık ayda bir kere gitmeyi planlıyorum bu restoranta, o yüzden gelecek sefer de yemeyi istiyorum onu.. Bu arada şu sulu olan Ramen, o 150 TL'lik menüye dahil değildi, onu arkadaşlar tadına baksın diye istedik, ben daha önce yediğim için biliyordum onun tadını.. O da güzeldi.. Buarada bunu söylemeyi unuttum.. Çubukları kullanamadığımız için çatal istedik hehehhe Çubukları kullanamazsanız aç kalmıyorsunuz çatal da veriyorlar yani :D

Ve patlayıncaya kadar yediğimiz halde yemeklerin son hali böyleydi :P Garsonun tepkisi; yiyemezsiniz demiştim ama yine de baya iyi yemişsiniz :P





Buarada benim aklım o işitme engelli çocukta kaldı ne yalan söyleyeyim.. Onunla konuşurken aklıma hep "Can You Hear My Heart" dizisi geldi :D Çocuk çok içtendi, acaba "eşin Türkiye'ye gelince tanışmak isterim, tabi o da isterse" diye yazsa mıydım diye geçiriyordum içimden :( Sonra bir baktım bizim yan masa boşalmıştı.. O çocuk da yine kendisi gibi işitme engelli arkadaşıyla bizim yanımıza oturmasınlar mı??? Haha içimden çok güldüm.. Bu kadar çok mu istemiştim ki diye.. Bütün yemek boyunca bizim masadaki yemekleri gösterip tadı güzel, güzel seçim der gibi el işaretleri yaptı.. Çok tatlıydı cidden yaaa... O kadar neşeli ve hayat dolu bir hali vardı ki... Sonuç olarak bütün yemek boyunca gözüm peçetedeydi acaba peçeteye mail adresimi yazsam da "eşinle tanışmak isterim, o da isterse" diye yazsam mı ki diye geçirdim durdum :( ama yapmadım, ilk tanıştığım birine mail adresini yazıp vermenin doğru olmadığı kararına vardım ama bir daha karşılaşırsak kesinlikle bu defa söyleyeceğim :)


Yemekten sonra da yeşil çay(menüye dahildi) içtik. Daha sonra yanımızdaki işitme engelli arkadaşlara veda edip mekandan ayrıldık.. ama ama çok güzeldi... kesinlikle yine gitmek istiyorummm ^^

Ve bu da restaurantın kartı, hatıra olarak saklamak için aldım :)




Arkasında da basit bir harita var.. Benim gibi yer-yön bulma konusunda problem yaşayan biri için harika.. :P


NOT: Kartın üzerinde yazan internet adresi eski galiba, çünkü çalışmıyor.. Çalışan linki http://www.seoulrestaurant.org/  Bence sıcak ve samimi bir yere gitmek istiyorum diyorsanız burası aradığınız yer..

NOT-2: Telefonumun şarjı bittiği için ben hiç fotoğraf çekemedim :( Hep böyle özel ve güzel anlarda telefonumun şarjı biter zaten :P Her neyse bir dahaki gittiğimde hazırlıklı gidip daha çok fotoğraf çekeceğim ^^ ve ve en güzeli de bu benim için.. Kuzenimi de Koresever yaptım..(Bir You're Beautiful izlemeyle mest oldu :D ) o da Kore'ye gitme hayalleri kuruyor artık.. Çok mutluyum :P

Read Comments
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

4 Mart 2012 Pazar

Blogumdaki minik yenilikler :D

Bugün neredeyse günümün yarısını blogumla ilgilenerek geçirdim. Halbuki bugün ders çalışacaktım :P

Her neyse neler ekledim onlardan bahsedeyim. Öncelikle girdiğinizde zaten hemen farkedeceğiniz video bölümü, birkaç sevdiğim şarkıyı ekledim, bunu en başından yapmak istiyordum ama daha yeni öğrendim nasıl yapılacağını :P

Ve ve Günün Korece ve Japonca Kelimesi diye bir uygulama ekledim. O kısımda hergün yeni kelimeler öğrenebileceksiniz. Kelimenin yanındaki hoparlöre tıklayarak ana dili Korece/Japonca olan kişilerden telaffuzu dinleyebilirsiniz. Ayrıca kelimenin hemen altında da İngilizce anlamı var.  Derseniz ki "Ben hergün senin blogunu mu takip edeceğim yeni kelime öğrenmek için? Bunun daha pratik yolu yok mu?" Tabi ki var. Buraya tıkladığınızda sayfanın sol alt kısmında bu gördüğünüz resimdeki butona tıklayarak abone oluyorsunuz. (İngilizcesi zayıf olanlar için tarif ediyorum. İngilizce bilenler zaten rahatlıkla yapabilirler ^^ ) Ve böylece hergünün kelimesini mail olarak alabiliyorsunuz. Kaçırma imkanınız yok yani, istediğiniz zaman kontrol edebilirsiniz. Şahsen benim böyle daha bakma fırsatımın olmadığı yüzlerce günün kelimesi var. İnşallah hepsini yazın kontrol edeceğim.


Son olarak bana e-mail gönderebilceğiniz bir ikon ekledim. Temmuz ayına kadar yoğun olacağım ama Temmuz'dan sonra "Şöyle yaparsan daha güzel olabilir ya da şu şarkı çok romantik çok ağlak eminim sen de beğeneceksin (daha çok duygusal şarkıları seviyorum malum ) bu şarkının çevirisini yapar mısın? gibi istek ve önerilere yanıt verebileceğimi tahmin etmekteyim :P Ama dediğim gibi bu aralar mümkün değil çünkü KPSS'ye çalışıyorum ve bu yüzden blogumu ihmal ediyorum :( Ama Temmuz'dan sonra dönüşüm muhteşem olacak dermişim :P Yok yok demeyeyim en iyisi.. Bir beklentiye sebep olmak istemem..

Her neyse kendinize çok çok iyi bakın.. Temmuz'da görüşürüz..


Read Comments
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS